Benim tesellim; bir yudum suyun içinde, ölümün ucunda sana varmak var. Ben sen ile varım. Kelimelerim, cümlelerim, gündüzlerim, gecelerim her şeyim sen. Birde rüyalarım.
Nasıl da giriyorsun rüyalarıma öyle güzelce tıpkı hayatıma girdiğin gibi, masum ve sessizce. Nasıl da seviyormuş yumru kadar olan kalbim seni. Nasıl da düşkünmüş sana meğer. O kadar yalnız kaldım ki sen gittikten sonra. İçimde hapsolan yalnızlığım seninle paylaşmayı bekliyordu oysa.
Unutmak kolay diyor kimileri. Her şeyi bir çırpıda silip, başka bir hayata başlayabilir mi insan? Ruhumdaki aşkın hayata isyanlarını duyuyorum artık. Her şey sen oluyor, her yer sen ben ölüyorum. Sağım, solum sen olmuş. Solum zaten hep sana aitti oysa. Duvarlara anlatır oldum seni, kimse anlamıyor çünkü beni. En azından salak salak yorumlar duymuyorum eskisi gibi.
İyi olmalısın diyorlar bana, nasıl iyi olabilirim ki? Sevdiğim başka yerde, ben başka yerdeyim diyorum. Anlamıyorlar geçer diyorlar. Geçmiyor işte, yoruluyorum. Her günüm, her saatim, her dakikam hatta ve hatta saliselerim sen oldun. Yatıp kalkıp seni düşünür oldum. Nerede? Kiminle? Ne yapıyor? Üşüyor mu? Hasta mı? Paranoyak olduğumu düşünüyorlar, haklılarda. Bir insan kendinden çok başkasını düşünüyorsa vardır onda bir şer zaten. Özlem artık arsızlaştı duramıyorum, durduramıyorlar. Hala gelmeni bekliyorum çok saçma sevmediğini biliyorum oysa.
Bir insanın sinirli hali bile özlenir mi? Ben özlüyorum işte. Kaşlarını çatmanı bile. Kokunu özlüyorum. Bakışlarını özlüyorum. Kısacası fazlasıyla özlüyorum ben seni.
Cemal Süreya'nın da dediği gibi "Çok yoruldum sevgili; daha fazla yorma beni. Ben fazlasıyla ödedim zaten, uğrunda kaybettiklerimin bedelini…"
Yorma beni özlüyorum işte, dön geri...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder