Milim milim ezberlediğim kaldırımlar, çukurlar, binaların önünde duran eski hurda arabalar, sokakta oyun oynayan çocukların ismi, taksi durağında ki amcalar birbirlerine küs olan esnaflar, dedikoducu teyzelerimiz, mahallenin en güzel kızına aşık olan mahalle gençlerine kadar hepsini iyi bilirim. Çocukluğumun da orada geçmesi bunu biraz daha etkiliyor sanırım, bilmiyorum.
Ama bugün yürüdüğüm yolda bi farklılık vardı sanki. Kulaklığımı taktığım zamandan itibaren şarkıyla bütünleştim, dikkatimi çeken tek şey havanın bi anda kapanıp hunharca yağmur yağmasıydı. Sabah yaz havasını yaşarken evden mutlu çıkmıştım. Tabi ki ince şeyler giyerek. "Ah bu havaya aldanışlarım, güvenişlerim." deyip içimden mırıldanarak yürümeye başladım. Sokağa döndüğümden itibaren ne esnaflar, ne dedikoducu teyzelerim ne de oyun oynayan miniklerim vardı. Sanki yollar değişmiş, eski hurda arabalar veya kaldırımlar biran da yok olmuştu. Arkamı dönüp sokağın başlangıcına baktığımda ise taksi durağından eser yoktu. Bu durum beni korkutmaya başlasa da telefonumu hemen elime aldım ve babamı aramak için arama tuşuna bastım. Karşıda ki kadının sesini duyup tekrarladım, "aradığınız kişiye ulaşılamıyor." Şimdi ne yapacağım diye ürkek ürkek etrafa bakıp yürümeye başladım. Sanki bu yolları biliyor ve kendime yön veriyordum. Ağladığımı fark etmiştim ama umursamazca attığım adımlara devam ettim. Korka korka, yolun sonunu bilmeden devam ettim.
Kulaklığımdan müzik sesleri geliyordu "Öyle bir yağsın ki yağmur, gözyaşlarım görülmesin. Kimsesizliğim bile, yağmurdandır zannedilsin."
En sonunda bir bank gördüm ve oturdum. Islak olmasına rağmen umursamadım zaten sırılsıklam olmuştum. Ne yapacağımı bilmeksizin düşünüp durdum. Güneş bir anda yeniden açmıştı, etrafım bir anda cennet bahçesi kadar güzelleşmişti, bir anda nerede olduğumu unutup sevinç çığlıklarıyla ağlamaya başladım. Belime dolanan bir el, ciğerlerime kadar çektiğim kokusu ve kulağıma fısıldanan tek söz "Hoş geldin sevgilim."
...
Alarm sesi...
Ne kadar acıklı ama.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder