14 Ekim 2014 Salı

Sonsuzlukla sınırlandırılmış bu sevgi...

Savruluyorum sevgilim. Ruhum bedenime ağır.

Yokluğunu en derinlerime kadar hissediyorum. Terk edilmiş şehir gibi duygular. İnsansız, hayatsız, nefessiz kalmışlar. Demem o ki sevdiğim; ben kendimi bir boşluğa emanet ettim. Ne ölmek istiyorum ne de yaşamak. Yaşanmışlıklardan ayrılmak güç bilirsin.  Terk edilmiş sokaklarda dolaşıyor ruhum. Uyanamıyorum bitmek bilmeyen kabuslardan. Sesini unutmak için dua ederken, bir süre sonra sesini hatırlamak için dua ederken buluyorum kendimi.
Sigaran olmak istedim hep, hem ellerinde hem dudaklarında olmak. Günler, bir kuru yaprak gibi ömrün dalından düşüveriyor. Nasıl da geçti sensiz 1 sene?
Şimdi gitme vakti. Kendimden kaçıp kendime sığınma vakti. Zamana bıraktığım ne varsa kalsın sağlıcakla. En güzel hüzünlerim bile seninle beraber doğdu. Özlemek bana yakışıyorsa eğer, gitmekte sana bir o kadar yakıştı sevdiğim. Sen giderken kalbimi de söküp eline verdim sanki. Sensiz işe yaramaz dedim. Senin yanına daha çok yakışıyor benim yüreğim. En sevdiği koku sevdiğinin kokusu olan küçük bir kızım ben. Burnumun direklerinde asılı kokun, her şeyden önce onu unutamıyorum. Sonsuzlukla sınırlandırılmış gibi bu sevgi. Bitmek bilmiyor gün geçtikçe artıyor.
Şimdilerde dinlediğim şarkılar bile bir başka işliyor içime. Ve bir soru dolanıyor beynimde; “Göz görmeyince gönül katlanıyordu hani sensizliğe?” 





Hiç yorum yok:

Ben Kendime Ne Yaptım?

Karanlık odasında gözlerini tavana dikmiş öylece bakıyordu. Kafasının içindeki tüm sorular gün yüzüne çıktıkça kendini dış dünyadan soyutlam...