Kadın ne olursa olsun adamı bekleyeceğine söz vermişti kendi
kendine. Peki ya adam? Adam gelecek miydi sahiden? Yoksa her zaman ki gibi bir
uğrayıp gidecek miydi?
Kadın bir tek kalbinden uğurlayamadığı adamı unutacak mıydı? Adam
kadının saçlarını özleyecek miydi? Her telini tekrar tekrar öpmek isteyecek
miydi? Birbirlerinin gözlerinin içine bakıp sevdiklerini söyleyebilecekler
miydi?
Kadın adamın gülüşlerine aşık olmuştu. Yaşı ne olursa olsun o
kadar masum ve çocukça gülüyordu ki adam, kadın o gülüşleri taparcasına
izliyordu.
Adam kadının gözlerine aşıktı. Derin maviliklerinde kayboluyor,
gökyüzü kadar huzur buluyordu.
…
Ne adam kadına güldüğü gibi güldü bir başkasına, ne de kadın
adama baktığı gibi bakabildi bir daha…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder