Benim tesellim; bir yudum suyun içinde, ölümün ucunda sana varmak var. Ben sen ile varım. Kelimelerim, cümlelerim, gündüzlerim, gecelerim her şeyim sen. Birde rüyalarım.
Nasıl da giriyorsun rüyalarıma öyle güzelce tıpkı hayatıma girdiğin gibi, masum ve sessizce. Nasıl da seviyormuş yumru kadar olan kalbim seni. Nasıl da düşkünmüş sana meğer. O kadar yalnız kaldım ki sen gittikten sonra. İçimde hapsolan yalnızlığım seninle paylaşmayı bekliyordu oysa.
Unutmak kolay diyor kimileri. Her şeyi bir çırpıda silip, başka bir hayata başlayabilir mi insan? Ruhumdaki aşkın hayata isyanlarını duyuyorum artık. Her şey sen oluyor, her yer sen ben ölüyorum. Sağım, solum sen olmuş. Solum zaten hep sana aitti oysa. Duvarlara anlatır oldum seni, kimse anlamıyor çünkü beni. En azından salak salak yorumlar duymuyorum eskisi gibi.
İyi olmalısın diyorlar bana, nasıl iyi olabilirim ki? Sevdiğim başka yerde, ben başka yerdeyim diyorum. Anlamıyorlar geçer diyorlar. Geçmiyor işte, yoruluyorum. Her günüm, her saatim, her dakikam hatta ve hatta saliselerim sen oldun. Yatıp kalkıp seni düşünür oldum. Nerede? Kiminle? Ne yapıyor? Üşüyor mu? Hasta mı? Paranoyak olduğumu düşünüyorlar, haklılarda. Bir insan kendinden çok başkasını düşünüyorsa vardır onda bir şer zaten. Özlem artık arsızlaştı duramıyorum, durduramıyorlar. Hala gelmeni bekliyorum çok saçma sevmediğini biliyorum oysa.
Bir insanın sinirli hali bile özlenir mi? Ben özlüyorum işte. Kaşlarını çatmanı bile. Kokunu özlüyorum. Bakışlarını özlüyorum. Kısacası fazlasıyla özlüyorum ben seni.
Cemal Süreya'nın da dediği gibi "Çok yoruldum sevgili; daha fazla yorma beni. Ben fazlasıyla ödedim zaten, uğrunda kaybettiklerimin bedelini…"
Yorma beni özlüyorum işte, dön geri...
27 Nisan 2014 Pazar
19 Nisan 2014 Cumartesi
Sessizlik&Yalnızlık
İliklerime kadar sessizlik...
O kadar sessiz ki odam boğuluyorum, boğazım düğümleniyor.
Avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum ama yapamıyorum. Saatin nasıl geçtiğini bile anlamamışım oysa o kadar sessiz ki odam yelkovan ve akrebin sesini duymamam imkansız.
Cidden neden duymuyorum ben saatin sesini?
En sevdiğim müziği açtım rahatlamak için ama onu bile dinleyemiyorum. Sadece bir yere yoğunlaştım kafamı bile kaldırmak istemiyorum. Depresyon hali desen alakası bile yok, mutsuz da değilim şuan içimde zerre kadar ağlama isteği bile yok. Ama neden müziğe konsantre olamıyorum?
Sanki biri bana öyle bir şaka yapıyor ki deliriyorum.
Delirdim mi yoksa onu bile bilmiyorum?
Aklımın nerede olduğu hakkında bir fikrim yok açıkçası.
Ben gerçekten yalnız mıydım acaba?
Tüm bu soruların cevabı yalnızlık mı?
O kadar sessiz ki odam boğuluyorum, boğazım düğümleniyor.
Avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum ama yapamıyorum. Saatin nasıl geçtiğini bile anlamamışım oysa o kadar sessiz ki odam yelkovan ve akrebin sesini duymamam imkansız.
Cidden neden duymuyorum ben saatin sesini?
En sevdiğim müziği açtım rahatlamak için ama onu bile dinleyemiyorum. Sadece bir yere yoğunlaştım kafamı bile kaldırmak istemiyorum. Depresyon hali desen alakası bile yok, mutsuz da değilim şuan içimde zerre kadar ağlama isteği bile yok. Ama neden müziğe konsantre olamıyorum?
Sanki biri bana öyle bir şaka yapıyor ki deliriyorum.
Delirdim mi yoksa onu bile bilmiyorum?
Aklımın nerede olduğu hakkında bir fikrim yok açıkçası.
Ben gerçekten yalnız mıydım acaba?
Tüm bu soruların cevabı yalnızlık mı?
17 Nisan 2014 Perşembe
Ardına Kadar Açık Kapılarım
Mutsuzluktan söz etmiyorum, yaşadığım hiçbir şeyden hazzetmiyorum. Kendi kendine çekilmez oluyor ömrüm. Canımın acıdığını biliyorum ama hissedemiyorum, tüm duygularımı yitirmiş gibi. Her günüm böyle geçecek zannediyordum ama geçmeyecek, acıları bir
günde yaşamaktı benimkisi.
Bu gece ansızın uyandım, kan ter içinde. Rüyamda seni gördüğümden midir bilmem ama uyandım işte. Kalktım ve penceremi açtım. Hafif hafif perdem oynuyordu, rüzgar sen gibi dokunuyordu bana. Nasılda huzurluydum bilemezsin. Rüzgardan değildi, aklıma düşüyordun sen düşünce ben üşüyordum. Aklıma düşüyordun ve ben gene yalnızlık oluyordum. Son yalnızı benimdir bu şehrin. Unutuyordum her seferinde neresinde kalmıştık biz ayrılığın?
Gene geçtim kalemimin ve kağıdımın başına. Sana yazdıklarım sil sil bitmezdi oysa. Kendi öykümü yazıyor, sonu olsun istemiyordum... Öykü de bile duymak istediklerimi söylemiyordun hiç. Bana en çok sensizlik koyuyordu bir de söylemediğin tüm kelimeler, cümleler. Seni kırıp, üzen hatalarıma kızgındım ben. "Benimsin" diyemediğim nasılda tütüyorsun burnumda, nasılda özlemişim seni. Evet özlüyorum ve özlemeyi de seviyorum. Nasılda cesaretliydim bir zamanlar ben. Korkağı oldum aşkın, en cesaretlisiyken ben. Bekletme geciken zaman ziyandır, gel. Gözlerine bakmalı, sesini duymalı, ellerini tutmalıyım... Gel! Gel dediğim halde gidiyorsun. Ve sen gidiyorsun ben kanıyorum. "Ve hiç bulamadıklarını yitiremezsin" diye bir söz vardır, işte benimkisi de öyle. Ama bir gün gelirsen eğer ardına kadar açık kapılarım.
Bu gece ansızın uyandım, kan ter içinde. Rüyamda seni gördüğümden midir bilmem ama uyandım işte. Kalktım ve penceremi açtım. Hafif hafif perdem oynuyordu, rüzgar sen gibi dokunuyordu bana. Nasılda huzurluydum bilemezsin. Rüzgardan değildi, aklıma düşüyordun sen düşünce ben üşüyordum. Aklıma düşüyordun ve ben gene yalnızlık oluyordum. Son yalnızı benimdir bu şehrin. Unutuyordum her seferinde neresinde kalmıştık biz ayrılığın?
Gene geçtim kalemimin ve kağıdımın başına. Sana yazdıklarım sil sil bitmezdi oysa. Kendi öykümü yazıyor, sonu olsun istemiyordum... Öykü de bile duymak istediklerimi söylemiyordun hiç. Bana en çok sensizlik koyuyordu bir de söylemediğin tüm kelimeler, cümleler. Seni kırıp, üzen hatalarıma kızgındım ben. "Benimsin" diyemediğim nasılda tütüyorsun burnumda, nasılda özlemişim seni. Evet özlüyorum ve özlemeyi de seviyorum. Nasılda cesaretliydim bir zamanlar ben. Korkağı oldum aşkın, en cesaretlisiyken ben. Bekletme geciken zaman ziyandır, gel. Gözlerine bakmalı, sesini duymalı, ellerini tutmalıyım... Gel! Gel dediğim halde gidiyorsun. Ve sen gidiyorsun ben kanıyorum. "Ve hiç bulamadıklarını yitiremezsin" diye bir söz vardır, işte benimkisi de öyle. Ama bir gün gelirsen eğer ardına kadar açık kapılarım.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Ben Kendime Ne Yaptım?
Karanlık odasında gözlerini tavana dikmiş öylece bakıyordu. Kafasının içindeki tüm sorular gün yüzüne çıktıkça kendini dış dünyadan soyutlam...

-
Kağıtların arasında kayboluyordu kadın. Elleri sevdiği adamın elleriyle değil mürekkeple buluşuyordu. Gözleri doluyordu ama ağlamamak da ısr...
-
Bugün, bir sokağın anılardan bozma mermi olup göğsüme saplandığına şahit oldum. Sokaklardan, caddelerden onlarca insan geçti, ben oturdum ...