22 Aralık 2015 Salı

Ve Korkuyorum...

01.03
Islak saçlarımı sol omzumun üstüne attım ve yastığıma uzandım. Biraz gezeledi gözlerim etrafı. Bir yerde takıldı sonra, ne kadar baktığımı hatırlamıyorum. Hiç kırpmadan baktım, işte. Sonra gözlerimin acısını hissettim. Kapadım gözlerimi sımsıkı. Açmak istemezcesine. Açarsam, yeniden görürsem ya fotoğrafını? Ne fark ederdi ki gerçi? Fotoğrafında olmasa aklımdan çıktığın an mı vardı?
Arkamı dönüp uykuya teslim ettim kendimi.
02:02
Kan ter içinde sıçradım yatakta. Kabusların yeri, zamanı yoktu işte. Halbuki yatalı çok olmamıştı. Başımda yıkılırcasına bir ağrı tüm yüzüme vuruyordu.  Mutfağa yürürken gördüğüm rüyanın etkisinden çıkmaya çalışıyordum. Buzdolabından bir parol tamamdı. Balkon camına yaslanıp uzun uzun seyrettim dışarıyı. Sisten pek bir şey görünmüyordu, her yer buğuluydu. Tekrar yatağıma döndüm.
05:33
Gözlerimi istemsizce açıp etrafıma baktım. Loş bir ışık gözüme vuruyordu. Koridor ışığını açık unutmuşlar diye kalkıp, söndürdüm. Uykum yeniden kaçmıştı. Sırtımı yatağa yaslayıp yere oturdum. Karşımda duran dolabımdan, bir zamanlar her gün yazdığım defteri elime alıp ilk sayfalarına gittim. İstemsizce gülümsedim. O yılın başından beri neler yaptıysam bir bir anlatmışım. O zamanlar ne kadar deli doluymuşum, onu fark ettim. Kulaklığımı takıp sesini dinledim ve seninle beraber eşlik ettim. Bir yandan da okumaya devam ettim.
09:10
Oturduğum yerde uyuya kalmışım. Babam işe giderken uyandırdı. Kulaklık kulağımda hala aynı şarkı çalıyordu.

Yeniden girdin rüyama. Ve 1 haftadır aynı şekilde devam eden rüyaya yeniden ağlayarak uyandım.
Ben bu kadar kötü bir insan değilim diyerek ağladım. Ben bunları yaşayacak kadar hiç kötü olamadım. Bunları yaşamak istemiyorum artık. Ve korkuyorum ömrüm yetmeyebilir güzel günler için, üzgünüm.

18 Aralık 2015 Cuma

Mezarıma Su Bile Dökmüyorsun, Ne Acı

O akşamüzeri dünyaya gök taşı çarpsa daha az etkilenirdim, bunu biliyorum. Bir gecede büyüyormuş insan. Bir de bunu biliyorum.
Sol yanımı mesken tutmuş derin bir acı var ve bunu kimseye anlatamıyor oluşum beni mahvediyor. Dönüp dolaşıp nihayetinde yine aynı sebebe yeniliyorum, bitmiyor bu mağlubiyet. Bir yara ne kadar görmezden gelinebilirse o kadar görmezden geldim ama acım zerre dinmedi. Yıllar geçse de zarar görmüyor sevgim, aynı adama defalarca... Gözümü kapattığımda geliyorsan gözümün önüne bitmedi o sevgi, 1 yılda geçse 10 yılda geçse en baştaki kadar taze o sevgi. Döksem içimi sana, koysam avuçlarına. Sahi, toplayabilir misin kırdığın parçalarımı?
Bir adam var düşümde, tam dokunacakken uyandırıldığım. Kaburgalarımın arasına sıkıştırdığım bir adam var. Bitmeyen hikayem, ve kokun hala üzerimde, içimde kopan bi' şeyler, ve seni özleyen bir ben var.
Ölmem mi gerek başucuma gelmen için?
Ben ağlayarak kendime “yalvarırım düşme kalkamayız.” dediğim zamanı biliyorum siz bana çaresizlik nedir bilir misin diyorsunuz. "Neden beni sevmiyorsun?" diye bas bas bağırmak istiyor bir yanım, ama bu öleceğini bilerek uçuruma atlamak gibi bir şey, biliyorum. Hayatımın bundan sonraki kısmını yaşamak istemiyorum bünyem kaldırmıyor artık.
Bütün gülücükler senin olsun, benden bu kadar.


17 Aralık 2015 Perşembe

Bir Adam Bir Kadın

Bir adam vardı bir kadına sevdalı, bir kadın vardı bir adama aşık. Ve hayat vardı bu insanları ayrı bıraktı.
...
Hissettiğim boşluğu görebiliyor musun? Çok derin değil mi? Sol yanım acıyor şimdi. Gittiğin günden beridir orası boşluk ve senden başka kimse o boşluğu dolduramayacak gibi görünüyor. Yoruldum. Beni duyabiliyor musun? Tükenmişliğimin çığlığı bunlar. Biliyorum, bozuk kaset gibi başa sarıyorum. Çünkü bir parçam eksik. Parçalarımı bir araya getirmeye çalışsam bilirim, benzemeyecek bana cesedim.

Karanlığın sonunda ki aydınlığa ulaşmaya çalışıyorum ve ben şimdi aydınlık sabahlar bekliyorum. Ne zaman söküp atmayı denesem her seferinde daha çok kenetleniyorum. Öyle içimsin ki, içimden söküp atamıyorum. Bekliyorum, gelmiyorsun. İyi değilim diyorum, nasılsın bilmiyorum. Seninle yaşadığımı hissederken, sen yoksun ölüyorum. Sen, bizim aramıza duvarlar ördün, seni bana getirecek yolları çıkmaz sokak yaptın. En mühim olanı seni seven kadını sevdiği yerden öldürdün.
Ve ne zaman bir kadın seni seviyorum derse aklına ben geleyim, sızlasın için.
  




14 Aralık 2015 Pazartesi

Acı Gerçek

Bir insan nasıl ölümden korkmaz? Hiç mi ürpermez içi? Hiç mi düşünmez o karanlığı? O soğuk toprağı? Üstünde bir bir açan çiçekleri? Yağmur yağdığında teninde hissettiği ıslaklığı? Onun için ağlayanları? Nasıl düşünmez?
Ölüm ne kadar da acı...
Yaşanmışlıkların artık anı değilde bir hayal olarak kalması, gözününün önündeki o beyaz perdede tek tek sıralanması, ne acı. Her gün gülümsediğin, sıkı sıkı sarıldığın insanları hiçbir şey yokmuş gibi geride bırakmak. Çok acı.
Ölümden korkum yokta... İşte...
Daha doyamadan hayata. Eğer bir gün ölürsem? İçimde yaşayamadığım o kadar şey kalır ki. Tüm hayallerimi düğüm düğüm olan o boğazımdan nasıl yutarım? Ağlasam geri gelmez ki hiçbir şey, yalvarsam yakarsam.
İçim alev alev olur. Kalırım öyle yapayalnız ıssız bir sokakta. Pişmanlıklar ve hataların geri dönüşü olmayan bir yolda... Ne yaparım ben?

-


Yaz henüz gelmişti ben ayrıldığımda, 
Kaç vakit oldu, kaç ay, kaç yıl, kaç asır evimden ayrı... 
A benim ruhumun teri memleketim; 
Dünyayı verseler değişmem çayırındaki bir çiğ tanesine, 
Meğer gurbet dediğin, mahpuslukmuş güneşli avlularda,yaşanırmış öylesine... 
Dönüşümde ne bulurum bilemem, 
Bildiğim; döneceğim ey verilmiş sözüm,edilmiş yeminim,elbet birgün döneceğim... 
Yıl kaç olur,hangi mevsim bilemem, 
Elimde takvim yapraklarından güller,gözümde bir çocuk,saçlarımda kar... 
Bunca acıyı boşa çekmez hiç kimse ve bunca ölümden kolay dönülmez, bu kadar sevmeyince...



Ben Kendime Ne Yaptım?

Karanlık odasında gözlerini tavana dikmiş öylece bakıyordu. Kafasının içindeki tüm sorular gün yüzüne çıktıkça kendini dış dünyadan soyutlam...