Doğru insanlar yanlış zamanlara mı aşık olmuştu ne? Yoksa neden bırakıp gitsinler ki geri de kalanları. Elbet bir bildikleri vardır.
Benim tek bildiğim şu sıra susmak. Ruhum bağırıp çağırsa da dilim varmıyor pek konuşmaya.
Dert yanmakta işime gelmiyor açıkçası, teselli duymak istemiyor gönlüm. Bakınız gönlüm diyorum kulaklarım değil. Söylenenler kulağımı değil yüreğimi yakan binlerce lüzumsuz sözden ibaret. Ağzı olan konuşuyor misali.
Gelip bana öğüt verenler, teselli etmeye çalışanları dinlemiş gibi yapmakta en büyük hobim oldu açıkçası. Alıştım bir kulağımdan girip öbür kulağımdan çıkan nasihatlara.
Benim acımı ben çekiyorum adı üstünde benim diyorum. Kimse anlayamaz ne hissettiğimi. Bu yüzden ne siz yorulun ne de ben.
Haklıyım diye düşünüyorum çünkü; ben başkasının acısını çekmiyorum, neler yaşadığını bilmiyorum. Bu yüzden sadece dinliyorum.
Dinlemek iyi geliyor kendimden pay biçiyorum.
Aslında konu şu an bu değil benim bu ara neler yaptığım hatta biz ona yapmadığım diyelim.
Bir insan 24 saatin 15 saatini sadece uyuyarak geçirir mi? Ben geçiriyorum en az iki haftadır böyle.
İnanın bana uyku hapları kullansam bu kadar uyuyamam. Uykudan kalktığımda başımda bir yük, hayır hayır ağrı değil yük diyorum. Onların hepsini taşıyorum.
Bir şeylerin birikimi gibi geliyor bana.
Huzursuzum. Düşünüyorum, nedenini bulmaya çalışıyorum, çalıştıkça düğüme bir daha düğüm atıyorum. İpler çözülmüyor.
Ayrıca her şeyi kafama takıyorum. Çok çabuk darılıyor, kırılıyorum. Hatta bazen durup dururken hıçkırarak ağlıyorum. Depresyona mı girdim acaba diye düşünüyorum bir de ona moralim bozuluyor gene ağlıyorum.
Kısacası sadece uyuyup, ağlıyorum.
Belki biraz dersleri gözden geçiriyorum. Evet sadece boş boş bakıyorum. Bazen okulda sınavdayken dalıp gidiyorum bir bakmışım sınava gireli 20 dakika olmuş ve benim önümde bomboş bir kağıt parçası duruyor. Sonra yapabildiğim kadar soruları yapıp çıkıyorum sınıftan. Sonra düşünüyorum bu çok saçma bildiğim konuyu nasıl yapamam sınavda? Tabi bu cümleyi sınavdan çıktıktan sonra söylüyorum, sınavda kafam basmıyor. Hücrelerim ele geçirilmiş durumda.
En yakın arkadaşımla bile konuşmak istemiyorum. Bazen sadece kaçıyorum insanlardan.
Gülüyorum ediyorum da bu sefer gerçekten kimse bilmiyor ne olduğunu, ben bile bilmiyorum onlar nasıl bilsin ki? Kimse farkında değil kötü olduğumun. Bense sadece ağlarken hissediyorum kötü olduğumu, onu sonunda fark ettim. Bugün otobüste ağlarken buldum kendimi. Sanki başka koltukta oturup izledim ağlamamı. Sanki başkası ağlıyordu karşımda. Canım acıdı işte o anda. Her şeyi anladım. Gene aşk acısı çekiyormuşum. Neyini çekiyorum ben bu acının anlamıyorum, çekilecek iş değil. Kimse kafasına takmıyor bu konuları. Ya neden ben böyleyim dedim neden takıyorum bu kadar. Oluruna bırak diyorum kendime, alışırsın nelere alışmadın ki sen diyorum.
Bir bakıyorum bunları söylerken gene sinirlerim bozulmuş ağlıyorum.
Bazen iç sesimi bile duyamıyorum ya ben.
Ruhum kendi kendine yorum yapıyor benim hakkımda ama ben ne yaptığını bilmiyorum.
Her şeyden bıkmışlığın zirvesinde sesleniyorum kendime; "Burada hiç umut yok".
Gene uğraşıyorum peste etmiyorum. Düştüğüm halde o zirvede kalkıp yeniden toparlanıyorum, sendelesem de kalkıyorum. Sonunda diyorum gücüm geldi yeniden, bir bakıyorum aradan üç gün geçmiş sil baştan. Hep kısır döngü bunlar.
Gecenin bir köründe uyanıyorum etrafıma bakıp, dönüp hiçbir şey olmamış gibi yatıyorum lakin huzursuz yatıyorum. Ne uyuduğumdan ne kalktığımdan anlıyorum.
Onu ilk gördüğümde ne haddime demiştim içimden. Bu seferde diyorum ki ne haddine senin aşk acısı. Hiçbir şeyi beceremediğin gibi bunuda eline yüzüne bulaştırdın diyorum.
Ama sakinliğimi her zaman koruyorum. Bağırıp çağırmıyorum. Kimseyi terslemiyorum. Aslında güçlüyüm de kendime belli etmiyorum. Belli edersem bırakırım tüm ipleri.
Kalbim şimdilerde dört tarafı çevrilmiş mutsuzluk adası.
Sonunda da "Neyse hayırlısı buymuş" deyip geçiyorum.
29 Mayıs 2014 Perşembe
26 Mayıs 2014 Pazartesi
Ziyadesiyle Üzdü Zaman
Sesini duysam bitecek bu hüzün.
Güneşi bir kadehte içip, sana susuyorum.
Suç tamamen benim, aldım başımı gidiyorum.
Boşlukları kapatmaya çalışırken yenilerini açıyorum.
Ve dudaklarımda yarım kalmış mısraları sana söylemeye geliyorum.
Göğe bırakılmış bir balonun sessizliğinde geliyorum.
....
Hala yaşadığıma göre ölümü korkutmuş olmalıyım.
Yıldızların kadeh seslerini duyuyorum,
Gece şeffaf göz kapaklarını kapatıyor,
Ve ardından bir göz yaşı...
Bu sefer sana geliyorum, biliyorum.
Ziyadesiyle üzmüşken zaman bizi, vakit kaybetmeden geliyorum.
Güneşi bir kadehte içip, sana susuyorum.
Suç tamamen benim, aldım başımı gidiyorum.
Boşlukları kapatmaya çalışırken yenilerini açıyorum.
Ve dudaklarımda yarım kalmış mısraları sana söylemeye geliyorum.
Göğe bırakılmış bir balonun sessizliğinde geliyorum.
....
Hala yaşadığıma göre ölümü korkutmuş olmalıyım.
Yıldızların kadeh seslerini duyuyorum,
Gece şeffaf göz kapaklarını kapatıyor,
Ve ardından bir göz yaşı...
Bu sefer sana geliyorum, biliyorum.
Ziyadesiyle üzmüşken zaman bizi, vakit kaybetmeden geliyorum.
22 Mayıs 2014 Perşembe
Yalnızlığın Korosu
Hiçliğe uzanmış bir gece yarısı, bulanık sisli bir sabah.
İki kanaldan beslenen adam: Kadın, aşk ve belki biraz şarap.
Sen yalnızlığımın ikiz kardeşi. Bir yalnızlık korosu.
Söylenmeyen düşlerim, susmayan hıçkırıklarım, takati kalmamış halim.
İnzivaya çekilmiş mısralar.
Anlatabildiğim kadar sen, anlayamadığın kadar sensizlik.
Tek silahım cümlelerim...
Kendimi çok öldürdüm, gerçeği bulmak için. Unuttum bildiğim ne varsa, aklım kayıp bir yolcu.
İki kanaldan beslenen adam: Kadın, aşk ve belki biraz şarap.
Sen yalnızlığımın ikiz kardeşi. Bir yalnızlık korosu.
Söylenmeyen düşlerim, susmayan hıçkırıklarım, takati kalmamış halim.
İnzivaya çekilmiş mısralar.
Anlatabildiğim kadar sen, anlayamadığın kadar sensizlik.
Tek silahım cümlelerim...
Kendimi çok öldürdüm, gerçeği bulmak için. Unuttum bildiğim ne varsa, aklım kayıp bir yolcu.
21 Mayıs 2014 Çarşamba
Size Yazı Yazmak Saçmalıktır Bayım
Güneş vuruyor gözüme, usulca dönüp bakıyorum...
Açamıyorum göz kapaklarımı, açtığım anda derinden bir acı hissediyorum.
Kısılıyor gözlerim, kısılmasını istemiyorum. Bu acı sizin verdiğiniz acıdan çok farklı bayım.
Tek ortak yönünüz ise sizden vazgeçememek.
Bakmaya doyamıyorum o kadar güzelsiniz ki...
Güneşin verdiği acı gözüm kısıldığı anda bitiyor. Peki sizin verdiğiniz acı? Ya sizin ki?
Gözlerimi kapattığımda verdiğiniz acı bedenimle bütünleşiyor bayım. Bedenim sizle ve verdiğiniz acılarla bütünleşiyor.
Ki ben bunu ilk defa istemiyorum. Ben ilk defa sizden dinen ve biten bir acı istiyorum.
Aslında ben sizden hiçbir şey istemiyorum bayım. Sizin bana verdiğiniz en güzel şeyler bile bir müddet sonra beni paramparça etme yetkisine sahip olduğunu düşünüyorum.
Sizi mutlu eden bir acı tattınız mı bayım? Ya da o kadar aşık oldunuz mu?
Olduysanız eğer ne demek istediğimi anlamışsınızdır bayım.
Sadece yazı değil, size bir şarkı bir şiir yazılmalı.
Size yazı yazmak saçmalıktır bayım.
Açamıyorum göz kapaklarımı, açtığım anda derinden bir acı hissediyorum.
Kısılıyor gözlerim, kısılmasını istemiyorum. Bu acı sizin verdiğiniz acıdan çok farklı bayım.
Tek ortak yönünüz ise sizden vazgeçememek.
Bakmaya doyamıyorum o kadar güzelsiniz ki...
Güneşin verdiği acı gözüm kısıldığı anda bitiyor. Peki sizin verdiğiniz acı? Ya sizin ki?
Gözlerimi kapattığımda verdiğiniz acı bedenimle bütünleşiyor bayım. Bedenim sizle ve verdiğiniz acılarla bütünleşiyor.
Ki ben bunu ilk defa istemiyorum. Ben ilk defa sizden dinen ve biten bir acı istiyorum.
Aslında ben sizden hiçbir şey istemiyorum bayım. Sizin bana verdiğiniz en güzel şeyler bile bir müddet sonra beni paramparça etme yetkisine sahip olduğunu düşünüyorum.
Sizi mutlu eden bir acı tattınız mı bayım? Ya da o kadar aşık oldunuz mu?
Olduysanız eğer ne demek istediğimi anlamışsınızdır bayım.
Sadece yazı değil, size bir şarkı bir şiir yazılmalı.
Size yazı yazmak saçmalıktır bayım.
Geri Dönmeyenlerin Anısına
Karşılaştık nefesimi tuttum, belki dişlerimi sıktım, çokça ağladım ama genede dönemedim.
Onda kendimi, hayallerimi gördüm. Hayallerimin eriyişini gördüm.
Hayat bir oyundu ve biz bu oyunun parçalarıydık.
Bense yalnız ve umutluydum.
Öldür içimdeki yalnızlık kokan ruhumu.
Bu böyle yarım bu böyle eksik... kalmamalıydı. Elini çabuk tut bitiriyor ömür.
Bitiyor ve eriyoruz.
Şimdi ayrılmış olsak bile kendimi seni aramaktan alıkoyamıyorum.
Hiçbir yazım kendime ait olmadı.
Yazılarımın içinde bir adam gizliydi.
Bense onun için de bitmiştim.
Hem gidememek hem kalamamaktı bu.
Bitmişti!
Anlamıştım, sonu buydu.
Onda kendimi, hayallerimi gördüm. Hayallerimin eriyişini gördüm.
Hayat bir oyundu ve biz bu oyunun parçalarıydık.
Bense yalnız ve umutluydum.
Öldür içimdeki yalnızlık kokan ruhumu.
Bu böyle yarım bu böyle eksik... kalmamalıydı. Elini çabuk tut bitiriyor ömür.
Bitiyor ve eriyoruz.
Şimdi ayrılmış olsak bile kendimi seni aramaktan alıkoyamıyorum.
Hiçbir yazım kendime ait olmadı.
Yazılarımın içinde bir adam gizliydi.
Bense onun için de bitmiştim.
Hem gidememek hem kalamamaktı bu.
Bitmişti!
Anlamıştım, sonu buydu.
2 Mayıs 2014 Cuma
Tükenmez
Cumartesi günlerini kendime yazı yazma gecesi olarak nitelendirdim. Genelde cumartesi geceleri geç yatıyorum hatta sabahlıyorum denilebilir ve bu yüzden tek kaldığım için zamanımı yazı yazmaya ve müzik dinlemeye harcıyorum sanırım en iyisini yapıyorum.
Genelde aşk için yazılar yazıyorum çünkü aşığım ve acı çekiyorum tek sebebi bu. Yoksa bloğumu çok takip ederler gibi bi hissiyatim yok açıkcası. Ben kendim için yazıyorum kimin okuyup, kimin bloğuma girdiği önemli değil. Tek aşkta değil aslında ben yazılarımı geliştirmek istiyorum bu artık bir hobi olarak değilde hayat felsefem diye nitelendiriyorum, bağımlılık yapmış durumda. Yazı yazmadığımda boşluğun içine yeniden düşmüş gibi hissediyorum. İnsanlara anlatamadıklarımı buraya döküyorum aslında çok mantıklı insanlar günlük tutmalı, yazılar yazmalı. Hem anı kalmalı bazı şeyler hem de rahatlatılmalı. Yok ben beceremiyorum gibi düşünülmesini de istemem açıkcası çünkü bende ilk bu tedirginlikle başladım ve beğenilmez diye çok korktuğum ve bu bloğu açmaktan vazgeçtiğim çok zaman oldu ama sonra düşündüm bunu ben kendim için yazıyordum rahatlamak için ve bu gerçekten kimseyi ilgilendirmiyor. İster saçma ister güzel olsun yazın sadece, yazın. İnsanı gerçekten rahatlatıyor. Bazılarına söylemek istediklerimi kalpler kırılmasın diye söyleyemiyorum hep susuyorum iyi mi yapıyorum kötü mü bilemem ama yazı yazmak daha mantıklı geliyor ve kimsenin kalbini kırmamış oluyorum. İnsanları ciddi anlamda umursamıyorum eğer umursasaydım şu zamana kadar binlerce kez hata üstüne hata yapmıştım. Biriyle uğraşmaktan ziyade kendi hedeflerimi belirlemeyi tercih ettim. Eğer etmeseydim belki diğer insanlar gibi olabilirdim. Ez azından duygusuz.
Bazı yorumlar alıyorum. Arkadaşlarım, ailem ve bazı hocalarım dedikleri sadece şu cümle "Özge sadece aşkla ilgili duygularını yazıyorsun başka şeyleri de tercih et kelimelerin tükenebilir zamanla" diyorlar. Belki doğru belki yanlış ama ben seviyorum. Şu dünyada aşktan başka güzel olan şeyler vardır elbet ama ben şu an aşık olduğum için hiçbir şeyi gözüm görmüyor. Ve şu kelimelerin tükenebilir demeleri çok saçma geliyor. Aşkla ilgili nasıl kelimeler tükenebilir ki? Tüm şairlerin aşkla ilgili yazdıkları şiirlerden dolayı duyulmadı mı isimleri? Aşkla ilgili binlerce şarkı,şiir,roman yazılmış. Peki kelimeler tükenmiş mi?
Aşk sadece mutlu olmak değil, acı çekmeyi de kapsıyor bu yüzden hiçbir zaman kelimelerimin tükeneceğini sanmıyorum. Yeni deneyimler kazamacağım zamanlar olacak bu konuda. Türlü türlü kitaplar okuyacağım, insanların aşkla ilgili hayatlarını okuyacağım ve bu yüzden hiçbir zaman kelimelerim tükenmeyecek. Eğer bir gün tükenirse aşkla ilgili olan tüm kelimelerim o zaman anlayın ki artık aşka inanmıyorum!
Hayat güzelken sevdiklerinizin değerini bilin bazı insanlar bu Dünyaya yeniden gelmiyor.
Sevin, aşık olun ve mutluluğu tadın.
Genelde aşk için yazılar yazıyorum çünkü aşığım ve acı çekiyorum tek sebebi bu. Yoksa bloğumu çok takip ederler gibi bi hissiyatim yok açıkcası. Ben kendim için yazıyorum kimin okuyup, kimin bloğuma girdiği önemli değil. Tek aşkta değil aslında ben yazılarımı geliştirmek istiyorum bu artık bir hobi olarak değilde hayat felsefem diye nitelendiriyorum, bağımlılık yapmış durumda. Yazı yazmadığımda boşluğun içine yeniden düşmüş gibi hissediyorum. İnsanlara anlatamadıklarımı buraya döküyorum aslında çok mantıklı insanlar günlük tutmalı, yazılar yazmalı. Hem anı kalmalı bazı şeyler hem de rahatlatılmalı. Yok ben beceremiyorum gibi düşünülmesini de istemem açıkcası çünkü bende ilk bu tedirginlikle başladım ve beğenilmez diye çok korktuğum ve bu bloğu açmaktan vazgeçtiğim çok zaman oldu ama sonra düşündüm bunu ben kendim için yazıyordum rahatlamak için ve bu gerçekten kimseyi ilgilendirmiyor. İster saçma ister güzel olsun yazın sadece, yazın. İnsanı gerçekten rahatlatıyor. Bazılarına söylemek istediklerimi kalpler kırılmasın diye söyleyemiyorum hep susuyorum iyi mi yapıyorum kötü mü bilemem ama yazı yazmak daha mantıklı geliyor ve kimsenin kalbini kırmamış oluyorum. İnsanları ciddi anlamda umursamıyorum eğer umursasaydım şu zamana kadar binlerce kez hata üstüne hata yapmıştım. Biriyle uğraşmaktan ziyade kendi hedeflerimi belirlemeyi tercih ettim. Eğer etmeseydim belki diğer insanlar gibi olabilirdim. Ez azından duygusuz.
Bazı yorumlar alıyorum. Arkadaşlarım, ailem ve bazı hocalarım dedikleri sadece şu cümle "Özge sadece aşkla ilgili duygularını yazıyorsun başka şeyleri de tercih et kelimelerin tükenebilir zamanla" diyorlar. Belki doğru belki yanlış ama ben seviyorum. Şu dünyada aşktan başka güzel olan şeyler vardır elbet ama ben şu an aşık olduğum için hiçbir şeyi gözüm görmüyor. Ve şu kelimelerin tükenebilir demeleri çok saçma geliyor. Aşkla ilgili nasıl kelimeler tükenebilir ki? Tüm şairlerin aşkla ilgili yazdıkları şiirlerden dolayı duyulmadı mı isimleri? Aşkla ilgili binlerce şarkı,şiir,roman yazılmış. Peki kelimeler tükenmiş mi?
Aşk sadece mutlu olmak değil, acı çekmeyi de kapsıyor bu yüzden hiçbir zaman kelimelerimin tükeneceğini sanmıyorum. Yeni deneyimler kazamacağım zamanlar olacak bu konuda. Türlü türlü kitaplar okuyacağım, insanların aşkla ilgili hayatlarını okuyacağım ve bu yüzden hiçbir zaman kelimelerim tükenmeyecek. Eğer bir gün tükenirse aşkla ilgili olan tüm kelimelerim o zaman anlayın ki artık aşka inanmıyorum!
Hayat güzelken sevdiklerinizin değerini bilin bazı insanlar bu Dünyaya yeniden gelmiyor.
Sevin, aşık olun ve mutluluğu tadın.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Ben Kendime Ne Yaptım?
Karanlık odasında gözlerini tavana dikmiş öylece bakıyordu. Kafasının içindeki tüm sorular gün yüzüne çıktıkça kendini dış dünyadan soyutlam...

-
Kağıtların arasında kayboluyordu kadın. Elleri sevdiği adamın elleriyle değil mürekkeple buluşuyordu. Gözleri doluyordu ama ağlamamak da ısr...
-
Bugün, bir sokağın anılardan bozma mermi olup göğsüme saplandığına şahit oldum. Sokaklardan, caddelerden onlarca insan geçti, ben oturdum ...